Hamza Canbaş yazdı...

Hamza Canbaş yazdı...
28 Mayıs 2019
Basınımız sahtekâr olabilir mi? Eskiden; Yasama, Yürütme, Yargı, Basın. Diye güçler ayrılığından bahseder, ülkemizin güç dengesini böyle bilirdik. Basını hep sonda gösterirdik. Ancak Basın bizim ülkemiz için dördüncü kuvvet değil hep birinci kuvvet olmuştur. Ardından da askeriye gelir. Ama bugün bu güç dengesi başka bir boyuta geçti. O başka bir zaman başka bir yazımızın konusu olacak. Ben oldum olası ve içinde yıllardır bulunmama rağmen basının bu tavrından hep korktum. Çünkü taa kurtuluş savaşı yıllarında bile İstanbul Basını hep İngiliz ve Amerika uşaklığı yapmıştır. Hatırlayınız okuduğunuz tarih kitaplarında İstanbul Basını nasıl padişahçıydı değil mi? Darbelere çığırtkanlık yapan, hükümet kurup yıkan hep İstanbul basını değil miydi? Yakın tarihimizdeki birkaç başlık hatırlayalım. Turgut Özal Cumhurbaşkanı olarak vefat ettiğinde yerine Süleyman Demirel seçildi. Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkan seçecek. İki aday var, Köksal Toptan ve Tansu Çiller. Sayın Köksal Toptan daha muhafazakâr ve dindar bir aday; hiç ABD’nin işine gelir mi? Daha Genel Kurul yapılmasına uzun bir süre varken Basına işaret verildi ve devreye sokuldu. Hürriyet gazetesinin sür manşeti; “Leydi’nin topuk sesleri” Yani diyor ki; İngiliz abiler ve ABD’li abiler Tansu Çiller’i istiyor, neden bir kere kadın güzel ve hem ABD pasaportu bile var. Sonunda, Güzel, sarışın ve ABD pasaportlu bir başbakanımız oldu. Sonra kadın baktı kullanılıyor, dediklerini yapmıyor nasıl alacaklarını bilemediler. “Leydi’nin topuk sesleri” diye manşet atan basın bu kez, “Örtülü ödeneği nereye harcadın” diye soruyor. Oysa bu anayasal bir suç, soramazsınız bunu. Ama onlar demek istiyor ki, “sen Çeçenlere silah yardımı yapıyorsun” demeye getiriyor. Ve bizim Rusya ile aramızı açıp yeniden ABD’nin kucağına itiyor. Bu arada rahmetli Erbakan hocayı kullanabiliriz, dindar kesimi deneyelim diyorlar. Yine aynı basın devreye sokuluyor, Gazetelerin sür manşetleri şöyle; “Versace kravatıyla Necmetttin Erbakan, parti liderlerinin arasında en şık ve yakışıklısı” “Hoca’nın şıklığı” “Hoca kravatlarını Versace’den seçiyor, dünya liderleri moda konusunda hocayı takip ediyor” Her fırsatta hocayı yerin dibine sokmaya çalışan bizim basınımız ne oldu da methiyeler düzmeye başladı. İktidara hazırlıyorlar garibim hocamı. Ama Erbakan onların bu oyununu yemez. İktidar oluyor olmasına ama yanıldıklarını çok çabuk anlıyor ABD ve İngiliz Uşakları. Hopp bu sefer hocaya postal ve tank fotoğrafları gösteriyorlar. Gerisini biliyorsunuz zaten. Deniz Gezmiş’lerin yakalanmadan önce ki gazeteler manşetlerin arayıp bulun ve okuyun. Nasıl vatan hainiymiş bunlar. Ya Menderes’in asılması için attıkları manşetleri. Bu millet bunları unutmaz. Yandaş diyorsunuz ya, arpayı kesince hepsi karşında olur. Hani siz Fox TV’yi, Fatih Portakalı ve İsmail Küçükkaya’yı seviyorsunuz ya ben hiç sevmiyorum arkadaş. Onlar kimden övgüyle bahsediyorsa onların geleceğinden korkuyorum. Hep kuşkuluyum, ne de olsa ABD televizyonu. Bu İstanbul basını var ya, geçmişte gülerken ısırdı, okşarken sırtına bıçak sapladı. Son bir hatırlatma, ANASOL- D diye bir hükümet kurdurdular Rahmetli Bülent Ecevit’e.  Yağladılar balladılar. “Ecevit kendisine bağlanan bez ile meclise geldi” diye manşet atıp hakaret etmediler mi? On üzerinden şimdi siz basına not verin.

Yorum yazın

Yorum yazarak, yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan gazetemiz ve sitemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.