ZAMAN zaman bu satırlardan, sahtekârları ifşa ederim. Özellikle de Pazar yerlerinde yapılan sahtekârlıkların haddi hesabı yok diye de altını çizerim.
Bolu’da pazartesi günü kurulan büyük pazardan sonra, semt pazarları da kurularak sebze meyve tabiri caiz ise tüketicinin ayağına kadar geldi. Ancak Sebze ve Meyve Pazarlarında Seben’in hakkı yeniyor.
Genellikle Pazar yerlerinde bazı tüketiciler özellikle organik ve yerel ürün arayışı içinde olurlar. Bunun içinde köylerden gelen teyzelerin ürünlerine yönelerek organik mi diye sorarlar işte tam da burada başlar her şey. Belki sizlerde şahit olmuşsunuzdur, endüstriyel yumurtaların köy yumurtası diye satıldığı olmuştur. Hatta bazı teyzeler samanın içine koyar üzerlerine de biraz tavuk gübresi falan sürerler ki inandırıcı olsun diye. Ama yumurtanın üzerindeki kodlamaları silmeyi unuttukları da çok kez göze çarpar. Bu konuda pişkin pişkin sırıtanları biliyorum.
Bunlar ufak tefek şeyler diyebilirsiniz. Ancak dikkat ettim de bütün pazarlarda tezgâhlarda ki domatesler Seben Domatesi diye satılıyor. Oysa biliyorum ki bu domateslerin çoğu Sakarya, Bilecik, Eskişehir taraflarından Bolu’ya geliyor.
Seben Belediye Başkanımız Sayın Fatih Kavak ile bu konuyu konuştum. Bana kendisi “Bolu Pazarlarında satılan domateslerin ancak üçte biri Seben Domatesidir, Bizim Seben’de yıllık üretimimiz üç ile beş bin ton arasındadır.” Dedi. Bende kendisine, “Pazarlarda satılan her domates, Seben domatesi olsaydı, Seben uçardı” deyince, “Maalesef bunun önüne geçemiyoruz. Seben domatesimiz Lezzetiyle, dayanıklılığı ile kaliteli bir domatestir. Bolu Belediyesi Zabıta Müdürlüğündeki arkadaşlarımızdan ve Bolu Manavlar Odasından bu konu da daha hassas olmalarını rica ediyorum” diyerek destek istediklerini anlattı.
Şimdi böylesi bir sahtekârlığı yapan toplumdan sizce dürüst insan çıkması mümkün mü? Etrafımıza şöyle bir bakalım “Aman ne olacak canım, millet deveyi hamutu ile götürüyor” diyerek olayı küçümsersek yarın bunların oy verdiği kişiler de devleti soymaya kalkar. Çünkü herkes kendisi gibi olana oy verir.
Siyasetçilerimizi, yöneticilerimizi eleştiriyoruz en sert bir şekilde. Şöyle çalıyor, böyle çalıyor. Şöyle yandaşını işe alıyor, böyle alıyor, diye dert yanıyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın, siz nasılsanız, biz nasılsak, maalesef seçip gönderdiklerimiz de bizi yönetenlerde sizin gibi bizim gibi olur.
Şimdi başa dönüyorum ve diyorum ki;
Yediğimiz sahte, içtiğimiz sahte, aldığımız sahte, sattığımız olursa: Sevgimiz de sevdamızda sahte olur. Dostluğumuzda sahte olur. Arkadaşlığımızda sahte olur. Evliliklerimiz sahte olur.
Sahtekâr bir hoca, sahtekâr bir doktor, sahtekâr bir öğretmen, sahtekâr bir avukat, sahtekâr bir hâkim, sahtekâr bir milletvekili, sahtekâr bir bakan, sahtekâr bir muhalefet, sahtekâr bir cumhurbaşkanı, sahtekâr bir profesör, sahtekâr bir bilim adamı, sahte bir belediye başkanı istemiyorsanız yediğinize, içtiğinize, aldığınıza ve sattığınıza dikkat edin.
Kısacası, Seben domatesinin itibarını yerlere düşürmeyin.
