Hamza Canbaş yazdı
BOLU’DA Kİ KADINLARA KIRGINIM
2000 yılından beri pek çok kez yazdım. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir kez daha yazıyorum. Daha da bu konuda başka bir yazı yazmayacağım.
Bolu’da ki bütün kadınlara kırgınım, Siyasi Partilerin Kadın Kollarına kırgınım. Sivil Toplum Örgütlerinde ki kadınlara kırgınım.
Kırgınım çünkü bir kadının hakkını veremediler.
Kırgınım çünkü bir kadının isminin Bolu’da yaşamasını sağlayamadılar.
Kırgınım çünkü Bolu’ya bir cumhuriyet ruhu ve kimliğini kazandıramadılar.
Son günlerde Bolu’da yaşanılan caddelere isim koyma tartışması sırasında sessiz kaldılar. O caddeye şu ismi bu caddeye şu ismi koyalım tartışmaları yaşanırken çıkıp da, “bir caddeye de Bediz Morova” ismi verelim demediler.
Oysa birleşseler, bir araya gelseler güneşi batıdan doğdurabilecek güce sahip olmalarına rağmen isteselerdi, Bediz Morova isminin yaşatılmasını sağlayabilirlerdi.
Peki, Bediz Morova kim? Çok tarihi detaya girmeyeceğim, çünkü bu konuyu daha önceki yazılarımda enikonu yazdım. Bolulu olup, Konya’dan bizzat Atatürk tarafından Milletvekili yapılan bir kadın. İsmi de soy ismi de bizzat Atatürk tarafından verilen bir kadın. Özellikle soy ismi verilirken, Atatürk gözlerini uzaklara dikti, önce ovaları sonra dağları gördü. Dağların gölgesinde kalan ve mora çalan rengiyle ovanın ismini Bedize söyledi: Morova. Sonra da dedi ki, “Seninle mecliste çalışmak istiyorum.” Yüzünü Bolu heyetine çevirip “bu kadını meclise gönderin” dedi.
Çok kısa özetle olayın kısa tarihi bu minval üzeredir. Bu kadar mı, değil elbette. Konuşma üslubu, cesareti ve adabıyla Atatürk’ün dikkatini çeker ve Kadınlarında mecliste olması fikrini Atatürk’ün kafasına sokar. Yani, Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi gerektiği fikrine son noktayı Bolu’da koyar.
Peki, bu isim Bolu’da yaşatılırsa ne olur?
Bir kere bütün Türkiye bilir ki, Bolu ciddi bir cumhuriyet ve demokrasi şehridir. Yine bütün Türkiye bilir ki, kadınların yüceltildiği ve omuzlara alındığı il Boludur.
Bu ruh ve bu kimlikle anılmak, Bolu Beyinin torunu muyuz yoksa Köroğlu’nun mu torunuyuz kimliğinden çok daha önemlidir.