Hamza Canbaş

Hamza Canbaş

Tüm yazıları

BOLUSPOR’DA SUÇLU KİM 

18 Şubat 2021

Boluspor ile ilgili pek yazmıyorum. Ancak efsane kaptanımızın vefatı bir şeyler yazmak istedim. Muhakkak ki onu sahada izleyen ve hayatında tanıyan herkes hem futbolculuğu, hem adamlığı konusunda hep güzel şeyler söyledi. Muharrem hocam (Demirel) kendisi hakkında güzel bir yazı yazdı. Üzerine bir şeyler söylememiz ukalalık olur.

O zaman konuyu, Boluspor’un bugününe çevirip hem Rıdvan ağabeyimizi yad edelim hem de Boluspor hakkında içimde biriken duygularımızı yazıya dökelim.

Boluspor’un bu sezon durumu riskli gibi duruyor. Peki bu durumun sorumlusu kim. Sadece, Yöneticiler, antrenörler ve futbolcular mı? Bizim, yani yazı yazanların, izlemediği antrenmalar gitmediği maçlar sonrası “S…tir git” diye hakaret edenlerin hiç mi suçu yok? Daha sezonun yarısına gelmeden Boluspor’u küme düşmüş gibi gösterip kırmızı ya da beyaz grupta mı olacağımız üzerine bahse girenlerin hiç mi suçu yok.?

Sezon başından beri, daha Boluspor hiçbir resmi maç yapmadan öyle bir eleştiri bombardımanı başladı ki, evlere şenlik. Özellikle Sosyal Medya üzerinden Boluspor yönetimine ve futbolculara bir linç kampanyası yapılmaya başlandı. Yönetim eleştirildi. Başkan Abdullah Abat için idam sehpaları kuruldu. “Konuşmuyor, basının karşısına çıkmıyor. Bilgi vermiyor, Açıklama yapmıyor vs vs” gibi klavye kahramanları verip veriştirdi. Alınan her yenilgi sonrasında yönetime küfürler edildi. Hakaretler havada uçuştu. 30 yıldan fazladır yazın ailesinin içerisindeyim, eleştiri ile hakareti çok iyi bilirim. İddia ediyorum yazılanların yüzde 80’ni hakaret.

Gazeteci olan olmayan, futboldan anlayan anlamayan, maça giden gitmeyen pek çok kişi eleştiri bombardımanını sürdürürken, başta Kulüp Başkanı Abdullah Abat ve Teknik Direktör olmak üzere hiç birisi çıkıp da “siz ne diyorsunuz” demedi. Muhtemelen onlar eleştirilere kulaklarını tıkadılar. Ya da birileri, “Kardeşim biz size güveniyoruz, işinizi yapın” da demiş olabilir.

Eleştirilerimi görevini yapan arkadaşlar üzerlerine alınmasınlar, Bu satırları onları tenzih ederek yazıyorum. Muhtemelen belki de onlarda bu durumdan şikayetcidir. “Antrenmanları izlediniz mi maçlara gidiyor musun” diye Boluspor ve Başkan hakkında kalem sallayan birine sordum. Maçları TV’den izlemesinin yeterli olduğunu söyledi. Başka bir şey demedim.

Sürekli bir insana, “sen kötüsün, sen kötüsün, sen beceriksizsin, senden bi halt olmaz” dersen, o insandan ileride iyilik bekleyemezsin. Sezon başından beri sürekli hakaret ettiğin Başkandan, Teknik Direktörden ve futbolcudan ne bekliyorsunuz ki. Bana kalırsa, Boluspor’ın içine düştüğü durumdan sadece Bolusporlu futbolcular ve idareciler sorumlu değildir. En az onlar kadar hakaretvari yazılar yazan, hiçbir zaman elini taşın altına sokmamış, bazıları, Bolu’da bile ikamet etmeyen, sadece yazılan yazıların altına yorum niyetine hakaretler yazan, taraftar ve gazeteci olarak kabul etmediğim kişilerde suçludur.

ABAT’I HAKLI BULUYORUM

Bu noktadan baktığımda, Basının karşısına çıkmayan, basından soru almayan Başkan Abdullah Abat’ı haklı buluyorum. Kim, kendisine ve temsil ettiği kuruma hakaret edeni muhatap kabul eder ki?

Kaldı ki, futboldan anlayan, halen daha sahalarda olan bir dosttan Boluspor hakkında aldığım bir bilgiyi aktarayım, “Boluspor fena oyun oynamıyor. Yazılanların çoğu yapıcı değil yıkıcı eleştiri ve duygusal. Yazanların pek çoğunun futbol bilgisi yok. Bir iki hafta herkes susup beklese, Boluspor ileride bulunduğu yerden yükselebilir” İnşallah dediği olur.

Sizlere son kez bir Sağır Kurbağa hikâyesi yazayım ve herkes üzerine düşeni alsın.

SAĞIR KURBAĞA’NIN HİKAYESİ

“Kurbağalar bir gün yarışma düzenlemiş. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış.

Bir kurbağa sürüsü de arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Seyirciler arasındaki hiçbir kurbağa yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş,

‘Zavallılar! hiçbir zaman başaramayacaklar!’

Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış:

‘Zavallılar! hiçbir zaman başaramayacaklar!’

Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümitleri kırılmış ve bırakmışlar.

Ama kalan son kurbağa büyük bir gayretle mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;

‘Bu işi nasıl başardın?’ diye.

O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!”

Yorum yazın

Yorum yazarak, yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan gazetemiz ve sitemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.