Burak Cop Nişantaşı'ndan ses verdi
Bolu'da CHP'nin oy kaybının baş aktörlerinden biri olarak gösterilen 25. ve 26. Dönem CHP Bolu Milletvekili Adayı Burak Cop bir basın bildirisi ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğini açıkladı. Burak Cop, "İhtiyacımız olan olağan kurultaydır" dedi.
"İhtiyacımız olan olağan kurultaydır" diyen Cop açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1 Kasım seçimlerini değerlendireceği ve yeni dönemdeki rotasını çizeceği düzlemin Olağanüstü Kurultay mı yoksa Olağan Kurultay mı olacağına dair parti kamuoyundaki tartışma, ikinci seçenek ağır bastı. Bu kuşkusuz olumludur. Partimiz olağan kongreler kurultay sürecini ülkenin 2014-2015’teki yoğun seçim gündeminden ötürü zaten tehir etmişti. Türkiye’nin dört bir yanındaki mevcut mahalle, il, önseçim ve Kurultay delegasyonları tam altı seçim geçirmiştir: Belediye başkan adayı önseçimleri, yerel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi, milletvekili adayı önseçimleri, 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimleri.
Hem il ve ilçe yönetimleri, hem de adı geçen tüm delegasyonlar yorulmuştur. Parti tüzüğünün öngördüğü normal kongreler takvimi tamamlanmalı ve bunun sonucunda toplanacak Olağan Kurultay partinin genel başkanını ve PM üyelerini seçmelidir. İhtiyacımız olan Olağan Kurultay’dır, sağduyu bunu gerektirmektedir. Partimiz 2010’dan beri, yıllardır yeterli desteği alamadığı toplumsal sınıf, kesim ve katmanlara ulaşmaya, onların desteğini kazanmaya çalışıyor. Bu, doğru ve meşru bir çabadır. Böylesi bir çabanın örgütsel ve siyasal bir yenilenmeyi beraberinde getirmesi de son derece olağandır. Partimiz bu doğru ve meşru çaba kapsamında, 2011 genel seçimi sonrasından 2014 Cumhurbaşkanı seçimine kadar yer yer yanlış bir taktik de benimsedi. Bu yanlış taktik kamuoyunda sağa açılma diye bilinen tutumdu. Ne mutlu ki CHP, Eylül 2014’teki Kurultay’la beraber sağa açılma politikasını terk etmiştir. 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine toplumsal gelirin yeniden bölüşümünü, refahın tabana yayılmasını amaçlayan, kurumsallaşmış sosyal politikalara dayanan bütüncül ve titiz bir programla girdik. Bir yandan da demokrasiyi, hak ve özgürlükleri güçlendireceğimizi taahhüt ettik.
Siyasette bazen doğruları yapsanız da beklediğiniz sonucu alamayabilirsiniz. Bu durum yöneliminizin hatalı olduğu anlamına gelmez. Dışsal faktörlerin ağır bastığı anlamına gelir. Değişim iradesinde kararlılık gerekmektedir. Tarihimizden örneklemek gerekirse, 1965’te başlayan sola yönelişimiz ilk meyvelerini 8 yıl sonraki seçimde vermiştir. Parti tabanımızın bir kısmında bulunan kimi hassasiyetleri kaşıyan ve “Ben ondan daha iyi başkan olurum” demek dışında ortaya bir vizyon koyamayanlar, CHP’nin oyunu söz gelimi yüzde 20’ye indirmemeyi nasıl başaracaklarını parti kamuoyuna anlatmalıdır. 2010 öncesinde uygulanmış ve başarısız olmuş politikaların, partiyi şimdiki oy oranına dahi ulaştıramamış söylemlerin, Türkiye toplumunun ve siyasetinin hele ki bugününe hitap edemeyeceği çok açıktır.
Hem partinin sosyal demokrat doğrultudaki değişim sürecinin sekteye uğramaması için; hem de önseçim uygulamasının yaygınlaştırılması, kurultaylarda başkan adayı olunmasının kolaylaştırılması, kadın ve gençlik kotalarının hayata geçirilmesi gibi parti içi demokrasiyi güçlendiren gelişmelerin son 5 yılda gerçekleştiği dikkate alınınca; CHP’nin Sayın Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde yola devam etmesi gerektiği görülmektedir."