24 YILIN ARDINDAN DERS ALINDI MI ?
- Telegram
12 Kasım 1999’da Düzce ve Bolu, 7.2 büyüklüğündeki büyük bir depremin etkisiyle sarsıldı.
O gün, iki şehirde 800’ü aşkın kişi hayatını kaybetti, binlerce insan yaralandı ve yaklaşık 16.000 bina ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar gördü.
Deprem sadece can kaybına neden olmakla kalmadı; çok sayıda aileyi evsiz bırakarak, binlerce kişiyi travma ve acı içinde bıraktı.
Bu olay o yıllarda , Türkiye’nin depremle ilgili gerçekleri yeniden gözden geçirmesi ve afet yönetimi konusunda daha köklü adımlar atmasının önemini ortaya koydu.
Ve maalesef o yıllarda günümüze ülkemizin çeşitli yerlerinde yaşanan depremler doğal afetlerden hala ders çıkarmadığımızı gözler önüne serdi.
1. Düzce ve Bolu’nun Deprem Sonrası Yapı Stoku
1999’dan bu yana Düzce ve Bolu’da yeniden yapılanma süreci hız kazandı.
Önce ağır hasarlı binaların yıkımı, ardından deprem yönetmeliklerine uygun yeni yapıların inşa edilmesi bu illerin öncelikli gündemi haline geldi.
Günümüzde, Düzce ve Bolu’da yapı stokunun büyük oranda yenilendiğini söyleyebiliriz; özellikle yeni yapılar, deprem yönetmeliğine uygun inşa edildi.
Ancak eski yapı stoklarıyla ilgili bazı endişeler devam ediyor. Bizzat depremi ilimizde yaşamış biri olarak özellikle ( İzzet Baysal Caddesi, Bahçelievler Mah, İhsaniye Mah, Gölyüzü Mah, Semerkant Mah, Karamanlı Mah, Büyük Cami Mah, Sümer Mah, Karaçayır Mah. gibi büyük mahallelerimizdeki deprem öncesi binalar büyük tehlike sinyalleri veriyor.
Hâlâ yenilenmesi gereken veya güçlendirme ihtiyacı olan binalar mevcut.
2. Yeni Bir Depreme Hazır mıyız?
Düzce ve Bolu, fay hatlarının üzerinde yer alması nedeniyle hâlâ yüksek risk altında.
12 Kasım 1999 depreminden sonra bilinç ve hazırlık seviyesinde gelişmeler kaydedilmiş olsa da hâlâ alınması gereken önlemler bulunuyor.
Deprem erken uyarı sistemleri, acil müdahale ekipleri, afet sonrası toplanma alanları gibi bazı önemli altyapılar oluşturulması için adımlar atılması şart.
Ancak hazırlık, yalnızca teknik önlemlerle sınırlı değil; bireysel bilinç ve eğitim de büyük önem taşıyor.
3. Vatandaş Eğitimi ve Bilinçlendirme Çalışmaları
Afet eğitimi konusunda yapılan çalışmalar son yıllarda artmış olsa da her bireyin deprem bilincine sahip olduğunu söylemek güç.
Kamu kurum ve kuruluşları deprem tatbikatları ve eğitimlerle halkı bilinçlendirmeye çalışıyor.
Ancak, bu eğitimlerin daha geniş kitlelere ulaştırılması gerekiyor.
Özellikle okullarda verilen eğitimlerin yetişkin bireylere de düzenli olarak sunulması önem taşıyor.
Deprem sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda daha etkin bilgilendirme kampanyalarına ihtiyaç duyuluyor.
4. Deprem Riski Hâlâ Çok Yüksek
Düzce ve Bolu, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunması nedeniyle en riskli bölgelerden biri.
Bu bölge, sadece Düzce-Bolu ekseniyle sınırlı değil, Marmara ve çevresi için de tehlike arz ediyor.
Uzmanlar, büyük bir depremin tekrar yaşanabileceğini, hatta Marmara Bölgesi’nin genelinde riskin sürdüğünü yıllardır ifade ediyorlar.
Bu sebeple, sadece Düzce ve Bolu’da değil, çevre illerde de hazırlıklı olunması gerektiği önemle vurgulanıyor.
5. Sonuç olarak ; Eksiklikler ve Alınması Gereken Dersler
Deprem felaketi, Düzce ve Bolu halkı üzerinde derin yaralar bıraktı.
Yeniden yapılanma süreçleriyle kentsel dönüşüm adımları atılmış olsa da, henüz tamamlanmamış eksiklikler olduğu ortada.
Vatandaşların bireysel bilinç düzeyinin artırılması, eski yapıların güçlendirilmesi veya yeniden inşası, sürekli tatbikat ve eğitimlerin düzenlenmesi gibi adımlar hâlâ önem taşıyor.
1999 depreminin ardından geçen 24 yıl bize gösteriyor ki, sadece binaları güçlendirmek yeterli değil; deprem öncesi, sırası ve sonrası alınacak önlemler ve bu konuda toplumsal bilincin artırılması bir o kadar önemli.
Her deprem, toplum olarak dayanışma ve bilinç içinde olmayı, afetlere karşı hazırlıklı yaşamayı bir kez daha hatırlatıyor.
Bu vesileyle 12 Kasım 1999 Depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.